Arap-Bedevi Zihniyeti ve Devlet
Araplar, çok eski dönemlerden beri bedevi yaşam tarzını benimsedikleri için hiçbir zaman sabit bir devlet geleneği oluşturamamış hatta bağlı bulundukları devletlerin yönetimlerine de düzene alışamadıkları için isyan etmişlerdir.
Bu durumu Hz. Osman'ın şehadeti bağlamında ele alan W. Montgomery Watt (ö. 2006), ona isyan edenlerin öne sürdükleri bazı nedenleri değerlendirdikten sonra asıl nedenin mevcut durumdaki bürokrasiye ve devlet geleneğine alışamamaları ve bu sistemin onların yaşayış düzenini bozduğuna dair düşünceleri olduğunu ifade etmiştir. Yani özellikle Hz. Ömer devrinde temelleri atılan ve Hz. Osman devrinde ilerleyişini sürdüren İslam devletinin politik ve bürokratik teamüllerine uygun yaşamak isyancılara çok ağır gelmişti. (Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Dönemi, trc. Osman Demir, 1.bs., İstanbul: Ketebe Yayınları, 2021.)
"ilim ve teknoloji maddi seviyede dünyayı bir birliğe kavuşturmuştur.
Fakat dünya, diğer bakımlardan, bir birliğe kavuşmaktan henüz uzak bulunuyor.
W. Montgomery Watt
Tarihçi
"Arap etkisi kendisini göstermeden önce Avrupa' daki tıbbi uygulamanın niteliği düşüktü. Haçlı Seferi döneminden Arap yazar Usama ibn-Munqidh Avrupalıların tedavi yönteminin ilkelliklerini çok iyi anlatmaktadır. Yazarın Müslüman bir prens olan amcası, ricası üzerine Frenk komşusuna bir hekim yollar.Hekim şaşırtıcı biçimde kısa bir süre sonra
"Arap rakamlarının etkin biçimde kullanılmasının genelde
1202 yılında Pizalı Leonardo Fibonacci'nin Liber abaci* adlı yapıtı aracılığıyla başladığı savunulmaktadır. Bu kitapta yazar "on işaret"in aritmetik işlemlerinin basitleştirilmesini ve büyütülmesini nasıl olanaklı kıldığını gösterdi."
- İslam'ın Ortaçağ Avrupası Üzerindeki Etkisi/W. Montgomery Watt
Hâricîler :
Sıffîn Savaşı sırasında (37/657) Ali b.Ebû Tâlib, Muâviye cephesini yenilgiye uğratmak üzere iken Amr b.Âs’ın teklifiyle askerler mızraklarının ucuna mushaf sayfaları bağlayarak Ali ordusunu Allah’ın kitabının hakemliğine davet etti (Dîneverî, s.189). Hz.Ali’nin, bunun bir hile olduğunu söyleyip taraftarlarını uyarması etkili olmadığı gibi kendisi
Hz. Muhammed, tabii olarak görünüşte başa çıkılamaz gibi duran engellerle karşılaştığında şaşırtıcı olmayan, yeis anları yaşadı. Ancak, asla kendisine Allah tarafından hitap edildiğine, çağına ve kendi nesline yönelik olarak özel bir görev verildiğine olan inancını tamamen yitirmemiştir. Bu inanç onu karşılaştığı itirazlar alaylar, iftiralar ve eziyetler karşısında ayakta tuttu, başarı ona ulaştığında, bu başarı onu başını döndürmedi...
W. Montgomery Watt
...eğer onu, tam olarak anlayacaksak ve geçmişten tevarüs ettiğimiz yanlışları düzelteceksek; ... aksi kesin olarak ispat edilinceye kadar onun her bakımdan samimi olduğu inancına da sıkı sıkıya bağlı kalmamız gerekir.
Hz. Muhammed Mekke’de, W. Montgomery Watt
Batılı yazarlar, Hz. Muhammed hakkında, çoğunlukla, en kötü şeylere inanma eğilimi içinde olagelmişlerdir; herhangi bir fiilin tartışmalı bir yorumu inandırıcı gelmişse, onu gerçek olarak kabul etme eğilimi içinde olmuşlardır.
Hz. Muhammed Mekke’de, W. Montgomery Watt
Namus kelimesinin genellikle, Yunanca nomos kelimesinden türetildiği ve dolayısıyla kanun veya vahyedilen kutsal kitaplar anlamına geldiği kabul edilmektedir.
Hz. Muhammed Mekke’de, W. Montgomery Watt
Richard Bell bu kullanımları incelemiş ve Kuran'ın ilk bölümlerinin hiç birisinde vahyin, bir vahiy metninin sözlü aktarımı anlamına gelmediği, kişinin kendisinin dışından zihnine geldiği anlaşılan bir telkin/işaret, fısıldama veya ilham olduğu sonucuna varmıştır.
Hz. Muhammed Mekke’de, W. Montgomery Watt